Özlem SARSIN / İZMİR
İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, Filistin-İsrail savaşı nedeniyle Süveyş Kanalı’nda yaşanan sorunların deniz ticaretini sekteye uğrattığını belirtti. Asya ile Avrupa arasındaki en kısa deniz rotası olan Süveyş Kanalı’nın, global ticaretin yüzde 12’sinin, toplam konteyner trafiğinin yüzde 30’nun geçtiği bir suyolu olması nedeniyle çok kritik bir önemde olduğunu söyleyen Öztürk, gemilerin rota değişikliğinin varış süresinin 10-14 gün uzamasına ve ortalama bir milyon dolarlık ekstra yakıt maliyetine neden olduğunu vurguladı.
Öztürk, “ABD öncülüğünde kurulan deniz gücü nedeniyle bazı konteyner operatörleri rotalarını yeniden Kızıldeniz’e çevirse de, gecikme ve ekstra maliyetin petrol ve enerji tedariğinden imalat sanayine ve perakende ticarete kadar küresel tedarik zincirinin her aşamasında ciddi sıkıntılara yol açması bekleniyor. Her halükarda yüksek navlunlara hazır olmamız gerekiyor” diye konuştu. 2024’ün birçok geminin denize ineceği yıl olacağını kaydeden Öztürk, gemi armatörlerinin bir çıkış noktasının bu noktada büyük önem kazandığını ve olmazsa denizcilikte büyük sıkıntılar yaşanacağının altını çizdi. Yaşanacak bu domino etkisinin yüksek faiz politikası ile enflasyonu dizginlemeyi hedefleyen gelişmiş ülkeler için kötü bir haber olduğunu söyleyen Öztürk, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Bu gelişmeler pandemide yaşadığımız gibi kısa süre için ülkemizi tedarik merkezi yapsa da, orta ve uzun vadede enflasyonla mücadelede negatif etkilenmemize yol açacaktır. Umuyor ve diliyoruz ki dünya ekonomisi yeni bir tıkanmanın eşiğine gelmeden yeniden normale döner.”
“Limanlarda elleçlenen yük yerinde saydı”
İç pazarda ve ihracat pazarlarındaki zayıf talebin limanlarda da etkisini hissettirdiğine dikkat çeken Öztürk, “Uzmanlar, 2024 yılı küresel ekonomi beklentisini “Kriz yok ama büyüme de yok” şeklinde ifade ediyorlar. İç talebin ciddi ölçüde kısıldığı, ihracat pazarlarındaki alım gücünün azaldığı bir konjonktürde imalatta ve ticarette rekabetçi yollar bulmak durumundayız. Küresel iklim değişikliğine karşı bir çözüm olarak ortaya çıkan Yeşil Dönüşüm, ülkeler arasındaki rekabette güçlü bir araç olarak kullanılacaktır. Nitekim bazı işletmelerin sınırda karbon uygulamasını gerekçe göstererek Türkiye’den taşınma kararı alması üzerinde dikkatle durmalıyız. Dolayısıyla 2024’ün denizcilik gündeminde Yeşil Taşımacılık ilk sıralarda yerini alacaktır” ifadelerini kullandı.
“Yunan adalarına vize olmamalıdır”
Türkiye ve Yunanistan arasındaki 10 Yunan adasına Türk vatandaşlarının kapıda vize ile 7 günlüğüne gidebilmesinin yeni turizm sezonunda Yunan adalarına olan talebi artıracağına da değinen Yusuf Öztürk, “İki komşu ülkenin bu tür ticari ve sosyal bağlantıları olması gereken bir şey ama yine pek çok vize işlemlerini yerine getirmek zorundasınız. Bence vize uygulaması olmamalıdır. Türkiye’den Yunanistan’a 1 milyonun altına düşmeyen bir ziyaretçi akını var. Örneğin bu yıl Çeşme- Sakız hattında yolcu sayısı 150 bine, Kuşadası-Samos hattında ise 85 bine, İzmir- Midilli hattında 7 bin 400’e ulaştı. Bunun karşılıklı olması lazım. Özellikle yaz döneminde, döviz kurundaki seviyeye de bağlı olarak, her iki kıyı arasında yüksek bir turizm hareketliliği yaşanmasını bekliyoruz. Maalesef Türk vatandaşının yurtdışında harcadığı döviz, turistin ülkemize bıraktığı dövizden daha hızlı artıyor” şeklinde konuştu.