3 Şubat 2025

Başkale Haberler: Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomi, spor, teknoloji ve magazin haberlerinde en güncel gelişmeler Başkale Haberler’de! Tarafsız habercilik burada!

Pınar Gültekin diri diri yakılmıştı! Yargıtay’ın kararına tepki yağıyor

Muğla'da yakılarak öldürülmüş halde bulunan Pınar Gültekin'in katil zanlısı Cemal Metin Avcı'ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası, Yargıtay tarafından sanık lehine bozuldu. Yargıtay'ın kararına art arda tepkiler geldi.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi öğrencisi Pınar Gültekin, 16 Temmuz 2020’de kayboldu. Soruşturma kapsamında 5 gün sonra gözaltına alınan eski sevgilisi Cemal Metin Avcı, çıkan kavgada Gültekin’i boğarak öldürdüğünü, cesedini bağ evindeki varile koyup yaktığını, üzerine de beton döktüğünü itiraf etti.

CESEDİ VARİLDE BULUNMUŞTU

Avcı’nın gösterdiği yerdeki varilde, Gültekin’in kısmen yanmış cesedine ulaşıldı. Adliyeye sevk edilen Cemal Metin Avcı, ‘Canavarca hisle ve eziyet çektirerek öldürme’ suçundan tutuklandı. Muğla 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanık Avcı, haksız tahrik indirimi uygulanarak 23 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Gültekin ailesinin itirazı üzerine dosya İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderildi. 4. Ceza Dairesi’nde görülen duruşmada sanık Cemal Metin Avcı hakkında ‘Canavarca hisle eziyet çektirerek ve tasarlayarak öldürme’ suçundan haksız tahrik hükümleri uygulanmadan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmesine karar verildi. İtiraz üzerine dosyayı inceleyen, Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi, Pınar Gültekin’in evli olan Avcı ile aralarındaki ilişkiyi eşine ve çevresine söyleye dair şantajda bulunarak sanıktan giderek artan talepleriyle menfaat elde ettiği dikkate alınarak Avcı hakkında verilen cezada asgari oranda haksız tahrik indirimi uygulanmamasını da hukuka aykırı buldu.

YARGITAY KARARI BOZDU

Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi oy çokluğuyla Sanık Cemal Metin Avcı hakkında maktul Pınar Gültekin’e yönelik ‘Tasarlayarak ve canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan kurulan hükmü bozdu. Daire, sanık hakkında niteliksiz kasten öldürme ya da eziyet çektirerek öldürme suçundan ceza verilmesi gerektiği belirtilerek, dosyayı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderdi.

“EVLAT ACISINI ÇEKEN BENİ ANLAR”

Verilen bozma kararına tepki gösteren Pınar Gültekin’in babası Sıddık Gültekin, şu ifadeleri kullandı;

*5’inci yıla giriyoruz neredeyse, mahkememiz devam ediyordu. Maalesef dün akşam çok kötü bir haber aldık, Yargıtay’da 3’e 2 oy ile kararı bozmuşlar. Mertcan Avcı’nın cezası onaylanmış 4 yıl, ama maalesef caninin, cinayeti işleyen kişinin cezasını bozmuşlar. Niyetleri belli. Muğla mahkemesinde böyleydi bizi yargılayan 23 yıl ceza veren mahkemede aynısını yaptı.

*Ama şerefli hakimler bitmemiş. İzmir’de gereken cevabı verdiler. Gereken cezayı da verdiler Yargıtay bunu bozdu. Biz sonuna kadar hukuk mücadelemize devam edeceğiz. Çünkü biz hukuk devletinde yaşıyoruz.

*Böyle olmaması lazım. Bir insan daha nasıl ölsün? Kızı sen diri diri cenin pozisyonuna getiriyorsun, iple bağlıyorsun, varile koyuyorsun, yakıyorsun. Yargıtay, normal bir ölümmüş gibi cezayı azaltmak için elinden geleni yapmış. Biz bu kararı kesinlikle kabul etmiyoruz. Adli Tıp raporu kararı var. 11 profesörün imzası var bu kararda.

YARGITAY’A SESLENDİ

*Diri diri yakılmış bu kızcağız. Canavarca hisle değil de nasıl? Artık bizim hiçbir güvencemiz kalmadı. Trafikte bile güvencemiz kalmadı. Eğer bu ceza böyleyse, yarın öbür gün trafikte her an için herkes öldürülebilir. Sanki benim kızım dün akşam gözümün önünde varilde diri diri yakıldı. Bu gerçekten çok zorumuza gidiyor.

*Ama yapacak bir şey yok. Mücadelemize sonuna kadar devam edeceğiz. Evlat acısını çeken bütün insanlar beni anlar diye düşünüyorum çünkü benim yüreğim yandı. Bizim ailemiz bitti. Böyle bir karara nasıl vicdanları el verdi? Ben Yargıtay’a sesleniyorum, nasıl böyle bir karar verebilirsiniz? Garabet bir karar bu. Kararı tanımıyorum.

“KABUL EDİLEMEZ”

Yargıtay’ın kararının hukuken ve fiilen kabul edilemez olduğunu söyleyen ailenin avukatı Rezan Epözdemir ise şunları söyledi;

*Yargıtayın vermiş olduğu bu karar açıkça hukuku dayanaktan yoksun ve mesnetsiz bir karar. Bize göre bir hukuk garabeti mahiyetinde. Biliyorsunuz, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi tarafından bir karar verilmişti.

*Cemal Metin Avcı ile ilgili ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilmişti. Taraflar bu konuda temyiz başvuru hakkını kullandı. Temyiz yoluna başvurmuştu ve süreç Yargıtay’a taşınmıştı. Bugün itibarı ile basına yansıyan haberlere göre, ki karar karar bize tebliğ edilmedi, biz buna muttali olamadık ama bugün itibarı ile kamuoyuna yansıyan haberlere göre, bu karar sanık lehine bozulmuş.

*Temelde iki gerekçe ile bozulmuş. Bir, Yargıtay burada bir haksız tahrik uygulanmalı demiş ki, bize göre bu hukuken, fiilen kabul edilemez. Çünkü yargılama esnasında üç defa haksız tahrik savunmasını yaptı sanık Cemal Metin Avcı, cezayı minimize etmek amacıyla. Kurgulanmış, ezberlenmiş bir savunmaydı bu.

*Üç defa değişti, aşamalarda değişti, çelişkili bir haksız tahrik savunması yapıldı. Nihayetinde delillerle de desteklenmediği için İzmir Bölge Adliye mahkemesi 4’üncü Ceza Dairesi bu savunmaya itibar etmedi. Cezayı minimize etmeye yönelik kurgulanmış ve ezberlenmiş bir savunma dedi. Fakat Yargıtay burada haksız tahrik uygulanmalı diyor. Bize göre bu hukuken ve fiilen kabul edilemez.

“TAM DA BU ÖRNEKLEME YAPILIYOR”

Gültekin’in ölümünün ‘Canavarca his’ tanımı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğini söyleyen avukat Epözdemir, sözlerini şöyle sürdürdü;

*Biliyorsunuz Adli Tıp Kurumu raporuna göre, maktule Pınar Gültekin diri diri yakılmış. Henüz yaşarken hayatına son verilmiş, canlı canlı yakılmış. TCK 82’nci maddesi bu bir canavarca hisle ve eziyet çektirmek suretiyle kasten öldürmedir diyor.

*Canavarca hissin tanımı nedir dediğimizde, TCK 82’nci maddesine göre, gerekçede tam da bu örnekleme yapılıyor. Canavarca his, bir kimsenin diri diri, canlı yakılarak katledilmesi neticesinde ortaya çıkan bir nitelikli kasten öldürme halidir deniliyor.

*Buna rağmen Adli Tıp Kurumu raporuna göre, canavarca hisle yakıldığı yani diri diri yakıldığı sabit olan, üzerine beton dökülmüş bir varil yardımıyla nehre atılmış, bir sanık bakımından, ‘Hayır burada canavarca bir his yoktur’ diyor Yargıtay. ‘Burada nitelikli kasten öldürme yoktur, kasten öldürmenin basit hali söz konusudur’ diyor.

*Böyle bir gerekçe ile bozma kararı verdiği söylendi. Tabii bu karar üçe iki çıkmış. Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi Başkan Vekili Osman Atalay ve bu karara muhalif kalmış bir başka üye daha muhalif kalmış, karar oy çokluğu ile çıkmış. Biz bundan sonra, sonuna kadar hukuki mücadelemize devam edeceğiz.

*Ceza Muhakemesi Kanunu 380’inci maddesine göre, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde itiraz yetkisinin kullanılması için başvurumuzu yapacağız. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu itiraz yetkisini kullanacağını düşünüyoruz ve bu yanlışın Yargıtay Genel Ceza Kurulu’ndan döneceği kanaatindeyiz.

TAHLİYE TARİHİ ERKENE ÇEKİLECEK

Bu kararla sanığın tahliye olacağı tarihin erkene çekildiğini belirten avukat Rezan Epözdemir, şunları söyledi;

*Eğer ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış olsaydı 2050 yılında ancak tahliye olabilecekti. 30 yıl şartla salıverme ve denetimli serbestlikten sonra yatarı söz konusu olacaktı. Ama basit kasten öldürme ve haksız tahrik indirimi uygulanırsa cezası 12 yıldan 18 yıla kadar hapis olabilecek.

*Alt sınırdan 12 yıl ceza verilirse toplam 7 yıl şartla salıverme ve denetimli serbestlik uygulandıktan sonra yatarı söz konusu olacak. Bu da 2027 Temmuz’da tahliye olması anlamına gelecek. Bu kamu vicdanını da, mağdur aileyi de, Türkiye kamuoyunu da rahatsız edecek bir sonuçtur.

*Hemen ıslah olmadan, ceza temel prensibi infaz hukukun temel prensibi ıslahken, ıslah ve rehabilite olmadan topluma kazandırılmış olacak. Üst sınırdan verilirse ve bu haliyle karar kesinleşirse 18 yıl hapis cezası alacak, bunun da yatarı 11 yıldır. Şartla salıverme ve denetimli serbestlik uygulandıktan sonra, bu halde de 2031 Temmuz’da tahliye olması söz konusu olacak. Her iki ihtimalde de henüz ıslah olmadan ve rehabilite olmadan toplum içerisine karışmış olacak ki, bu söylediğim gibi hem kamu vicdanını hem adalet algısına halel getirecek bir durum olarak karşımıza çıkıyor.

*Biz sonuna kadar hukuki mücadelemize devam edeceğiz. Bu karara Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından itiraz yetkisinin kullanılması ile ilgili başvuracağız. Umut ediyoruz adalet tecelli eder, maddi gerçek ortaya çıkar, hakkaniyet tecelli eder ve bu mağduriyet bir an önce giderilir.